“Böylece biz Kur’an’ı apaçık ayetler hâlinde indirdik. Şüphesiz Allah dilediğini doğru yola iletir.” (HACC/16)
Mealini, anlamını bilmeden Kuran okumak tabii ki güzel bir ameldir. Ama hiç kuşku yok ki manasını bilerek okumak, en azından Arapçasını okuduktan sonra “Rabbimiz bize burada hangi mesajı vermek istemiş” diyerek bir de manasına baksak fena mı olur?
Bilakis, Rabbimiz bize Kur’an-ı Zişan’ı okumamızı, anlamamızı, hayatımızın her alanında onu tatbik etmemizi ve onu yaşam ruhu edinmemizi emreder.
Hâl böyle iken Kur’an’ı mealiyle, ne demek istediğini anlayarak okumamız konusunda öyle zannediyorum ki herkes hemfikirdir.
Şimdi meselenin başka bir boyutuna gelelim.
Madem yüce kitabımızı idrak etmemiz ve hayatımızı ona göre şekillendirmemiz isteniyor, bu kitabı en iyi hangi şekilde öğrenebiliriz?
İslam tarihi boyunca olduğu gibi günümüzde de bir kısım ehl-i ulema, Kur’an-ı Kerim’in daha sade ve detaylı anlatımını, tercümesini, tefsirini yapan alimlerin kitabın mesajına giden yolda köprü vazifesi olarak kullanılmasını tavsiye etmekte, hatta elzem görmektedir.
Bu ehl-i İslam alimlerine göre bunun iki sebebi vardır; birincisi Kur’an mesajlarını herkesin anlamasının mümkün olmaması, diğeri ise dilimize yapılan çevirilerin yanlışlarla dolu olmasıdır.
Bendeniz bu görüşlere katılmamakta, Kur’an’ın tam olarak kendisinden anlaşılması taraftarıyım. Neden derseniz, naçizane açıklayayım.
Mezkûr birinci iddia küllüm saçmalıktır. Yazının başında belirtilen ayette Cenab-ı Hak, kitabın ayetlerinin apaçık, sade, açık seçik bir şekilde indirildiğini belirtirken “Efendim Kur’an’ın da kendince, herkesin anlayamayacağı bir ilmi var, yoldan geçen herkes bunu anlayamaz, anlayacaksa alimler neden var” diye soranlar nasıl bir tehlikeli yanlışa düştüklerinin farkında değiller. Ayeti inkâr insanı küfre götürür ve muhtemelen bilinçsiz bir şekilde burada ayeti inkar ediyor o alimler(!).
İkinci görüşe gelecek olursak… Aslında kısmen de olsa buna katılmaktayım, her önüne gelenin Kur’an çevirisi yaptığı ve bunu ciddi bir incelemeye tabî tutmadan piyasaya sürebildiği bir ortamda iş fevkalâde tehlikeli boyutlara varabilir. Neticede saçma sapan bir yorumlama sonucu Abese Suresi’nin bir ayetinde Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) “kibirli adam” diye hitap edildiğini iddia edebilecek hadsiz alimlerimiz(!) de var!
Lâkin bu durum, tefsir hazırlayan, Kur’an’ı kendince sadeleştirip yorumlayan alimlerde hiç mi tezahür etmiyor?
Yani şunu söylemek istiyorum; evet Kur’an çevirilerinde hatalar var da, Kur’an’ı çevirilerini insanlara yorumlayarak aktaranlarda hiç mi yanlış yok?
Demek ki çözüm bu değil. İmkânı olanlar için en iyi çözüm iyi bir Arapça eğitimi ile Kur’an’ın anlamını da Arapçasından anlamak.
Diğer bir yol ise Arapça’yı haliyle Kur’an’ın orjinalini iyi bilen birileri tarafından önerilen mealleri takip edeceğiz.
Ben değişik ortamlarda farklı insanlara “Hangi Kur’an mealini tavsiye edersiniz” diye sorduğumda hepsinden aynı cevabı aldım; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın meali.
Arapça öğrenme imkânına sahip olamayanlara önerilir!
KURAN MI, KURAN’A GİDEN YOL MU? - Yorumlar
Yapılan Yorumlar
BENZER İÇERİKLERİlginizi çekebilecek diğer içerikler
İslam’da bilginin kaynakları özet ve slayt 16 Aralık 2019
SOSYAL MEDYADA BİZSitemizin sosyal medya hesapları
ÖNE ÇIKAN KATEGORİLER
FACEBOOK'TA BİZ
Hoşgeldiniz
İman ve Kuran İslami haber Kaynağı - Tüm Hakları Saklıdır